24 Temmuz 2014 Perşembe

Sahi özgür müyüm?


Özgürum özgürum diye ortalıkta dolaşıyorum. Özgür olduğumu saniyorum. Aslında bakarsan özgürum ama değilmişim onu anladım ben. Ruhum bağımlı benim. Ruhum hep birilerine bağlı. Anneme bağl, babama bağlı...  Özgür um derken bile nereye kadar özgür olduğumu bilmiyorum Özgür falan değilim yani. Kurallarım var. 
Gidenlerin bağımlısıyim. Sonra ; 
Aklın hep secemediklerinde kalır. Olmayanlara kalır. Gidenlerde kalır.Olmuyorsa olurunun getirilerini göremezsin. Olmamıştır ve hayırlısı belki de budur. Olsa olmasın isterdin belki... O yüzden bazen olmayışını sev, "Ne de güzel olmadın yine be" de... Oluruna bırakma, olmasın, ölmezsin. Kimse ölmedi olmadı diye...
Ve unutma, ağ her zaman denizden küçüktür, illa kaçırdığın balıklar olacak. Sen kaçan balığa üzülürken, balık kendi haline sevinecek. Bak olmadı o balık, sen mutsuzsun, bu biraz da bencilliğinin aynası. Ya o balık, o balık ne yapsın? Şimdi konumuz balık sananlar olacak. Balık değil mesele, olmayış. Senin için olmayan her şey seni üzebilir ama balık mutlu, bak hâlâ özgür. Sen?
Elindekileri sev, senden giden herhangi bir şey seni mutsuz edemez çünkü böyle bir lüksün yok. Kazanamadığın şeyler zaten senin olmadı, onlar için hiç üzülme.

7 Temmuz 2014 Pazartesi

Kadın, erkeğinin yansımasıdır!

Bu Pazartesi'ye de Brad Pitt'in tespitiyle başlayalım... Az önce bir arkadaşımın profilinde aşağıda paylaştığım yazıyı gördüm ve hemen paylaşmak istedim. Çünkü çok doğru bir tespit. Kadın, erkeğinin yansımasıdır. Bir erkek karsısındaki kadına ne yansıtırsa onu görür. Mutlu kadınlar erkeğinin imzası gibi bişi...Tabi ki hersey karşılıklı, o zaman şöyle söyleyelim; sen karşındakine ne gösterirsen sen de aynısını görürsün. Mutluluksa mutluluk, öfkeyse öfke, nefretse nefret...

BRAD PİTT’İN KARISI HAKKINDAKİ KONUŞMASI:

Karım hasta. Kişisel yaşamı, işi, kendi hataları ve çocukların sorunlarından dolayı sürekli gergindi. Karım 14 kilo verip, 40 kiloya kadar düştü. Çok sıskaydı ve sürekli ağlıyordu. Karım mutlu bir kadın değildi. Devamlı başı ağrıyordu, kalp ağrısı vardı ve kaburga arkasında sinirleri sıkışıyordu. Sağlıklı bir uyku düzeni yoktu, sadece sabahları ve çok yorgun olduğu zamanlarda hemen uykuya dalıyordu. Bizim ilişkimiz bitmek üzereydi, ayrılma eşiğine gelmiştik. Karım kendi güzelliğini bırakmıştı, gözlerinin altına torbalar vardı, yüzüyle alay ediyordu ve kendine bakmayı bıraktı. Kendisine gelen tüm filmleri ve rolleri reddetti. Artık ben de umudumu kaybetmiştim, yakında boşanacağımızı düşündüm… 

Ama sonra bir şeyler yapma kararı aldım, sonuçta dünyanın en güzel kadınıyla evliydim. Dünyanın erkek ve kadınların yarısından çoğunun idolüydü ve sonra onun yanında uykuya dalmaya, ona sarılmaya başladım. Çiçeklerle beraber duş almaya, onu öpmeye, övgüler söylemeye başladım. Onu her dakika memnun görüyordum ve çok şaşırdım, ona hediyeler alıyordum. Sadece onun için yaşamaya başladım. Onun hakkında basınla sadece ben konuştum. Bütün olayları onun yönetimi altına aldım, onun ve ortak arkadaşlarımızın yanında onu övdüm, inanmayacaksınız ama yüzünde çiçekler açtı, daha iyi hissetti. Kilo almaya başladı, sinirlenmiyordu ve beni hiç olmadığı kadar çok seviyordu hem de beni bu kadar sevebileceğine dair hiçbir ipucu yokken.


Ve sonra bir şey fark ettim: Kadın, erkeğinin yansımasıdır.


Eğer erkek kadını deliler gibi seviyorsa, kadın gelecektir.